BASIN BİLDİRİSİDİR..AZİZ ATATÜRK’ÜMÜZE, ANNESİNE VE MANEVİ KIZINA VİCDANSIZCA İFTİRA VE HAKARET EDENLERİ NEFRETLE, KINAYARAK LANETLİYORUZ…(YAYIN TARİHİ:16 MAYIS 2017) Vakfımız Genel Başkanı Hasan MEŞELİ 16 Mayıs 2017 tarihinde Malatya Sonsöz gazetesine vermiş olduğu basın demecinde Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin Kurucusu Eşsiz Kahraman, Büyük Dahi, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ümüzü, Annesi Zübeyde Hanımefendi ile Manevi Kızı Prof.Dr. Afet İNAN’a bir televizyon programında, kendilerini güya tarihçi yazar diye yutturmaya çalışan Mustafa ARMAĞAN ile Yavuz BAHADIROĞLU adındaki iki kafadarın ortamı müsait görerek, Dr.Rıza NUR denen “Şizofreni” Atatürk düşmanı olan bu şahsın 1928 yılında Türkiye’den İngiltere’ye kaçarak Cumhuriyetin devrim ve ilkelerinden intikam almak için Atatürk aleyhine 1935 yılında yazmış olduğu hayal mahsulü, kin ve nefret dolu bu kitabını İngiltere “British Museum’a” ve Fransa devletine teslim ederek 1960 yılına kadar yayınlanmayacak şartını koymuştur. Çünkü muhtemelen, kitapta adı geçen tüm şahısların 1960 yılına kadar vefat edeceğini, yalanlarını yalanlayacak kimse kalmayacağını hesap etmişti. Amacı iftiralarını, nefretini, kinini gelecek kuşaklara bırakmaktı. Dr.Rıza NUR saçma kitabında ayrıca Milli Şairimiz Mehmet Akif ERSOY için “Serserinin biridir.” diye de hakaret etmektedir. İşte, 1942 yılında vefat eden 1920 Sinop Mebusu Dr.Rıza NUR’un bu iftira dolu saçma sapan kitabından esinlenerek, güya bunu tarihi bir delilmiş gibi göstererek, bu iki kafadar televizyon televizyon dolaşıp, güya kamuoyu oluşturarak, Atatürk sevgisini milletimizden soğutmak, Atatürk düşmanlarının sempatisini kazanarak, bundan bir rant sağlamak yolunu seçmişlerdir. Ayrıca “Keşke Yunanlılar, İstiklal Harbi’nde Türkiye’yi ele geçirselerdi, dinimizi, inancımızı daha rahat yaşardık.” Diyen Kırmızı Fesli Kadir MISIRLIOĞLU bu kitabın mikro filmini 1968 yılında temin ederek yayınlattırmıştır. Milli birlik ve beraberliğimize ne kadar ihtiyacımız olduğu böyle bir süreçte kardeşi kardeşe düşman ettirerek, Atatürk düşmanlığı ile Türkiye’mizde elim ve vahim bir çatışma ortamının yaratılmasına zemin hazırlanmaktadır. Devlet ve hükümet büyüklerimizin suskun kalmayarak, bunlara asla müsaade edilmemeli, Cumhuriyet Savcılarımızca derhal harekete geçilmelidir. Batmış, tarihten silinmek üzere olan koca bir imparatorluğun yerine bu vatan toprakları içerisindeki bütün vatandaşlarımızı el ve gönül birliği içerisinde bir araya getirerek, harikalar yaratıp, emperyalist güçleri, İslam’ın düşmanlarını büyük bir hezimetle mağlup ederek; namusumuzu, onurumuzu, dinimizi, özgürlüğümüzü ve bağımsızlığımızı sağlayan bu büyük kahraman ve dâhinin öncülüğünde onun çok değerli silah arkadaşlarının , Aziz şehitlerimizin kahraman ve vefakar gazilerimizin de yardımlarıyla yeni bir Türkiye Cumhuriyeti Devletimizi kurarak bizlere emanet eden Aziz Atatürk’ümüze olan minnet ve şükran borcumuz bu mudur? Hiçbir kimse endişe etmemelidir. Dünya ve Türkiye’miz var olduğu müddetçe, kalplerimizde ve gönüllerimizdeki ATATÜRK sevgi ve muhabbetini silmeye hiçbir kimsenin asla gücü yetmeyecektir. Elli yedi yıllık ömrünün en az otuz yılını cephelerde, Makedonya’da, Balkanlar’da 1.Dünya Savaşında ve İstiklal Harbinde geçirmiş, geri kalan ömrünü ise Türkiye’mizi nurlu yarınlara, muasır medeniyet seviyesine ulaşması için çok büyük gayretler göstermiş, mazlum ve masum dünya milletlerine esin kaynağı olmuştur. Cumhuriyetimizi ilan ettikten sonra o zaman 12 milyon olan nüfusumuzun yarısı hastalık, fakirlik ve yoksulluk çekmekte okuma oranımız %5 sadece İstanbul’da bir üniversite (darülfünun), yurt satında sadece 25 lise (idadi), yol tren ulaşım yok olmasına rağmen çok kısa zamanda hiçbir devletten 5 kuruş borç almadan, kendi öz kaynaklarımız ile iktifa etmiş, hiçbir devleti ziyaret etmemiş, bütün Dünya Liderlerini ayağına getirtmiş, fabrikalar, barajlar, köprüler, 8 bin km demir yolu yaptırmış, akıllara durgunluk vererek çok kısa zamanda, Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’mizi taçlandırarak Devletimizin dış politikasına “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” parolasını bütün dünyaya duyurmuştur. Ömrünün son iki yılında hasta olarak bütün vilayetlerimizi dolaşmış yapılması gerekenlere talimatlar verdirmiştir. On beş yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde bütün malını mülkünü ve parasını Türkiye Cumhuriyeti Devletimize bağışlamış, tek mirasçısı olan Ablası Makbule ATADAN Hanımefendiye bile 5 kuruş miras bırakmamıştır. Sadece ablasının geçimini temin etmesi için maaş bağlanmasını vasiyet etmiştir. 1921 yılında Ankara Müftüsü Börekçi zade Rıfat Efendi, Ankara halkından topladığı 5 bin TL’yi şimdiki Çankaya eski köşkü ile bahçesini satın alarak, Gazi Paşa’mızın adına tapu yapılmasına bile kabul etmeyerek, Gazi Paşa, Milli Savunma Bakanlığı’na tapu tescil yaptırmıştır. Malatya Hacı Bektaş Veli Kültür Merkezi Vakfı Genel Merkezimiz olarak Aziz Atatürk’ümüze akıl almaz iftiralar, hakaretler ederek, Muhterem Annesi Zübeyde Hanımefendiye fahişe diye iftira eden, manevi kızı Prof.Dr. Afet İNAN Hanımefendiyle metres hayatı yaşadığı vs. vicdansızca iftira ve hakaret edenlere çanak tutan Mustafa ARMAĞAN, Yavuz BAHADIROĞLU’nu bunların figüranları Süleyman YEŞİLYURT ile Hasan AKAR denen bu akıldan noksan sapıkları, şiddetle, nefretle kınayarak lanetliyor ve Cumhuriyet Savcılarımızı göreve davet ediyoruz.
YÖNETİM KURULU ADINA Hasan MEŞELİ Genel Başkan |
1076 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |